Medya Ve Cinsellik

Psikolog Çiğdem KARAKUŞ Karakuş

1960'lardan bu güne medya hayatımızın önemli bir parçası haline gelmiştir. Özellikle, medyanın en yaygın aracı olan televizyon, insanların sosyal davranışlarını ve sosyal gerçekliği algılamalarını etkilemekte, çocuk ve gençlerin sosyalleşmelerinde önemli rol oynamaktadır. Medya, sadece bilgi aktarmakta kalmamakta, tutumların şekillenmesinde kültürel normların aktarılmasında da etkili olmaktadır. Günümüzde hemen hemen her evde bir TV seti bulunmaktadır. Amerika'da yapılan istatistikler, bir Amerikalı çocuğun haftada ortalama 23 saatini, bir yetişkinin ise 22 saatini televizyon başında geçirdiğini göstermektedir. Buna video filmlerini de eklersek bu zaman dilimi 35 ila 55 saati bulmaktadır (Nielsan Media Research,1993). Böylece 70 yaşına ulaşmış bir kimse ömrünün 7-10 yılını TV başında geçiriyor (Strasburger,1986). Televizyon karşısına aldığı izleyicisini pasifleştirerek uyarıyor, kimi zaman eğitiyor ve hiçbir tepkiye veya etkileşime meydan vermiyor. Böylesine sürekli uyarıcı sağlayan bu aracın, bulunduğu evdeki çocuk ve gençlerin, hatta yetişkinlerin gelişimine elbette etkileri olacaktır. Özellikle çocukların etraflarındaki her türlü bilgiyi alma eğiliminde olduklarını düşünürsek, etkileşimin boyutlarını daha iyi anlamış oluruz. 1960'lardan günümüze gelen zaman dilimi içerisinde, medyadaki cinsel temalarda, karakterlerde ve cinsel içerikli yayınlarda büyük artış gözlenmektedir. Bu makalenin amacı medyada sunulan cinsel malzeme içeren yayınların çocuk ve ergen gelişimi üzerindeki etkilerini incelemektedir. Medya araştırmalarında kullanılan en temel yöntem içerik analizleridir. İçerik analizi, kısaca TV'de gözlenen belirli davranış tiplerinin sayısını hesaplamak demektir. 1986-1988 TV yayın dönemi içerisinde Amerikan televizyonlarındaki cinsel içerikli davranışlar bu yöntemle incelenmiş ve başlıca şu sonuçlara ulaşılmıştır. Amerikalı seyirciler her saat dilimi içerisinde 27'nin üstünde cinsel davranış örneği izlemektedir. Sadece öğleden sonra ve prime-time zamanları boyunca izlenen cinsel içerikli yayın sayısı yılda 65.000'i bulmaktadır. Bu, bir Amerikalı ergenin TV seyretme oranına göre hesaplanacak olursa bir ergenin her yıl 14 bin cinsel içerikli yayına maruz kaldığı sonucunu verir. Bununla beraber, bu 14 bin cinsel referansın sadece 165'i doğum kontrol, cinsel eğitim, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, kürtaj gibi konuları içermektedir. Bu konuların temsil oranı 1/85 kadardır (Harris ve arkadaşları,1988). 1987'den 1988'e kadar doğum kontrol yöntemi ile ilgili hiçbir reklam gösterilmemiştir. Öğleden sonra gösterilen pembe dizilerdeki cinsel davranış örnekleri prime-time' a göre 2 kat fazladır. Cinsel birleşmenin %94'ü evli olamayan çiftler arasında gerçekleşmekte, bu çiftler herhangi bir şekilde korunmadıkları halde, kadının hamile kaldığı pek görülmemektedir. Ayrıca, çiftler, cinsel yolla bulaşan hiç bir hastalığa da yakalanmamaktadır. Pek çok araştırmacı pembe dizilerdeki yetişkin cinselliğin çok duygusal ve gerçeğe uygun olmayan bir temsile sahip olduğu görüşü üzerinde hem fikirdir (Strasburger,1989). İçerik analizleri sadece TV'de nelerin gösterildiğini belirlemektedir, fakat gerçekte çocuk ve gençlerin bu figürlerden neler öğrendiklerini göstermemektedir. Kaldı ki, istatistikler gençlerin pek çok cinsel bilgiyi medya kanalı ile edindiklerini göstermektedir. 1987'de 1250 yetişkin ile yapılan anket, yetişkinlerin %80'inin TV'nin çocukların değer ve davranışları üzerinde etkili olduğu görüşünü paylaştıklarını ortaya koymaktadır (Harris ve arkadaşları,1987).

Medyanın etkileri üzerine yapılan pek çok çalışmada medyanın en önemli işlevi bilgi aktarımı ve tutumların şekillendirilmesi olarak belirlenmiştir. Medyanın etkileri üzerine üç temel hipotez vardır. Bunların en önemlisi, Bandura'nın Sosyal Öğrenme Teorisi'dir. Sosyal Öğrenme Teorisi kısaca, çocukların davranışları taklit etme yöntemi ile edindikleri hipotezine dayanır. Bu anlayışa göre, televizyon ve diğer medya araçları çocuklara taklit edebilecekleri pek çok davranış biçiminin bilgisini sunmaktadır. Freud'un 1975'te yaptığı bir araştırma 25 saatten fazla TV izleyen çocukların,10 ve 10 saatten daha az TV seyreden çocuklara oranla kalıplaşmış cinsiyet tutumlarını daha fazla benimsediklerini gösteriyor.1987'de üniversite öğrencileri arasında yapılan bir başka araştırma (Fabes ve Strouse,1987) ise erkek öğrencilerim medya modellerinin cinsel davranışlarını daha çok ayırt ettiklerini, medya ya da arkadaş gruplarını birincil davranış modeli olarak seçen gençlerin cinsel tutum ve davranışlarında daha serbest olduklarını ve daha az korunma yöntemi kullandıklarının ortaya koymaktadır. Medyanın etkileri üzerine diğer bir teori ise medyanın gizli kalmış ve henüz uyarılmamış davranışları uyararak açığa çıkarabileceği hipotezine dayanmaktadır. Buna göre medya, psikolojik bir uyaran olarak işlev görebilmektedir. Üç yüz doksan bir ergen üzerine yapılan bir çalışma çok fazla cinsel içerikli TV program seyreden ergenlerin, daha az seyreden ergenlere göre daha erken yaşta cinsel ilişkiye girme olasılıklarının olduğunu göstermiştir (Brown ve Newcomer,1991).Ayrıca 1991'de yapılan bir diğer araştırmada cinsel içerikli TV izleme oranı ile cinsel aktivitenin başlama yaşı arasında bir korelasyon tespit edilmiştir (Peterson, Moore ve Furstenberg,1991).

Özellikle pornografi üzerine yapılan araştırmalar (Zilmann,1982) şiddet içeren pornografik yayınların, kadınlara karşı şiddet içeren davranışları arttırdığını göstermektedir.1988'de bir yıl içerisindeki pornografik dergi satışı ile tecavüz suçu sayısı arasında korelasyon olup olmadığını incelemiş ve istatistiksel olarak önemli bir ilişki bulunmuştur (Lawrence veJoyner,1991).

'Cultivation' hipotezi, çok fazla TV izleyen kişilerin, bir süre sonra gerçek dünyayı da televizyondan gördükleri şekilde algılamaya başladıkları görüşüne dayanmaktadır. Mesela, TV ekranında evli olmayan çiftler arasındaki cinsel ilişkinin çok yaygın olduğunu ve bu çiftlerin korunmadıkları halde kadının asla hamile kalmadığını gören gençlerin bir süre sonra, gerçek hayatda da bunun böyle olduğuna inanmaları olasıdır. Oysaki medyada cinsellik aşırı abartılmakta ve gerçek hayata çok uygunluk göstermemektedir. Pek çok genç cinselliğin sadece genç, seksi, çekici ve güzel insanlar arasında olduğunu düşünebilmektedir. Amerika'da ergenlik öncesi kızlar sadece 5 milyar doları güzellik ürünlerine harcamaktalar ve Amerika'da güzellik ürünleri reklamlarında sadece genç ve çekici kadınlar kullanılmaktadır. Erkan gebe olan genç kızlar arasında yapılan bir araştırma, bu kızların gebe olmayan kızlara oranla TV'deki ilişkileri gerçek yaşamdaki ilişkiler ile aynı olarak tanımlama eğiliminde olduklarını ortaya koymuştur.(TV Viewer,1980).

Pek çok araştırma TV deki cinsellik kullanım oranının hızla artığını göstermektedir. Artık medya cinsel temalara daha çok vurgu yapmaktadır. Yine pek çok çalışma medyanın çocuk ve gençlerin gelişimi üzerinde ne kadar fazla etkili olduğunu göstermiştir. Kişiliklerini şekillendirmeye çalışan gençler dikdörtgen bir kutu içerisinde gördükleri yetişkinler dünyasını gerçek olarak algılayabilmekte ve onların davranış ve tutumlarını edinebilmekteler. Ne yazık ki ülkemizde yeterli düzeyde içerik analizleri yapılmamaktadır ve buna paralel olarak medyadaki cinselliğin etkileri üzerinde hiç durulmamaktadır. Hâlbuki bu eğitimciler ve ebeveynler açısından ihmal edilmemesi gereken bir konudur. Dileğimiz bir an önce bu tür çalışmalara başlanmasıdır.

Kaynaklar

A.C.Nielsen Company (1988) Report on television Northbrook,Illinols, A.C.Nielsen Company.
Brown,J.D& Newcomer,S.F.(1991).Television viewing and adolescents sexual behavior.The Journal of Homosexuality, 21, 77-91.
Fabes,R.A& Stroves,J.(1987).Perception of Responsible and Irresponsible models of sexuality: A correlational study. The Journalof Sex Research,23, 70-78.
Freud, T.M (1975).Traditional sex role development and amount of time watching television.Child Development I.
Harris L ve arkadaşları.(1987).Attitudes about television sex and and conraception advertising.Newyork,Planned Parenthood Federation of America.
Harris ve arkadaşları.(1988). Sexual materialon American Network Television during the 1987-88 season. Newyork, Planed parenthood Federation of America.
Lawrence, J.S.& Joyner, D.J.(1991). The effects of sexually violent rock music on males acceptance of violance against women. Psyhlogy of Women Quarterly,15,49-56.
Peterson, J. I., Moore, K.A & Furstenberg, F.F. (1991). Television viewing and early initation of sexual intercourse: İs there a link? Journal of Homosexuality, 21, 93-111.
Scott, E.J. & Schwalm, L.A.(1988). Rape rates and the circulation rates of adult magazines. Journal of Sex Research, 22, 241-250.
Strasburger, V.C. (1986). Does television affect learning and school performance. Pediatrician, 13,141.
Strasburger, V.C. (1989). Adolescent sexuality and the media. Pediatric Clinic of North America, 36, 747-756.
TV Wiewer. (Feb,1980). Impact of TV on adolescent girls sexuality. Attidudes and Behavior, 13, 1-2.
Zillman, D. Bryant, J. (1982). Pornographyi sexual callousness and trivialization of rape. Journal Communication, 32, 10-21.

*Katarsis 2 sayısında yayınlanmıştır.

ÖĞRENCİ DANIŞMANLIĞI

  • HİPNOZ ile;

  • Sınav Kaygısını yenmek
    Ders başarısını artırmak
    Motivasyonu artırmak
    Düzenli ve verimli ders çalışma alışkanlığı kazanmak
    Hafızayı güçlendirmek mümkün…

  • Sizde sınav kaygısının bir kurbanı olabilirsiniz, belkide ders çalışmak için kendinizde yeterli motivasyonu bulamıyorsunuz, nasıl çalışacağınızı mı bilemiyorsunuz? Gelecekte ne yapmak istediğinizi netleştirmekte zorluk mu çekiyorsunuz? Belli dersleri anlamakta güçlük mü yaşıyorsunuz? Tüm bu problemlerin üstesinden gelmek için Öğrenci Danışmanlığı programımızdan faydalanabilirsiniz.

Daha fazlası için...