Kategoriler
Yazılarım

Çocuğum Çok Utangaç!

Psikolog Çiğdem KARAKUŞ 

Çocuğum arkadaşlarıyla birlikteyken, oyuna katılmak yerine, kenarda kalmayı tercih ediyor.

Yeni insanlarla tanışması gereken durumlarda, huysuz, huzursuz ve isteksiz

Yeni ortamlara girmekten kaçınıyor ya da yeni sosyal ortamlarda donakalıyor

Derste tahtaya kalmaktan veya söz almaktan çekiniyor

Kalabalık bir ortamda konuşması gerektiği zaman sesi titrek, tereddütlü ve çok az çıkıyor

Eve gelen yabancılar, onu korkutuyor

Telefonda biriyle konuşmaktan kaçınıyor

Yeni ortamlarda çok sessiz ve çekingen

Hakkını aramak yerine, ortamdan kaçmayı tercih ediyor

diyorsanız çocuğunuzun aşırı utangaç olduğunu söylemek mümkündür.

Utangaçlık nedir?

Utangaçlık, yeni bir sosyal uyarıcı karşısında kullandığımız bir adaptasyon yöntemidir. Yani kişi, yeni bir sosyal durumla karşılaştığında, hemen ortama uyum sağlayamaz. Uyum sağlamak için, yeni durum hakkında gözlem yapması, mesela, insanları tanıması, ortamın gereklerini anlaması, nasıl davranması gerektiğiyle ilgili bir strateji belirlemesi gerekir. İnsanlar, yeni sosyal durumlarda utangaç veya çekingen davranarak bir nevi davranış stratejisi belirlemek için zaman kazanmış olurlar. Bu anlamıyla utangaçlık her zaman olumsuz bir duygu değildir.

Utangaçlık ne zaman bir sorundur?

Utangaçlık yeni sosyal uyaranlara karşı bir adaptasyon yöntemi olarak kullanıldığında bir problem değildir. Çocuklar, yeni durumlarda, kendilerini geçici olarak ortamdan çekerek kontrol hissi kazanmaya çalışırlar. Mesela; eve gelen bir yabancı karşısında, çocuğun çekingen davranması normaldir. Bir müddet çocuk gözlem yapar, iletişim için küçük sinyaller gönderir ya da karşı taraftan gelen sinyallere cevap verir. Mesela; ismi sorulunca cevap vermesi, yaşı sorulunca cevap vermesi ya da çocuğun, yabancıya soru yöneltmesi gibi. Fakat, çocuğun çekingenliği sürekli ise, utangaç davranışları her ortamda devam ediyorsa ve gündelik hayatını etkiliyorsa utangaçlık bir problem olmaya başlamış demektir.

Neden utangaçlık bir problemdir?

  • Utangaç insanlar, yaşamları boyunca karşılarına çıkan pek çok fırsatı, sadece utangaç oldukları için kaçırabilirler. Bu da başarısızlığı, dolayısıyla mutsuzluğu beraberinde getirir.

  • Çocuğunuzun çok yetenekli veya zeki olduğunu düşünün. Fakat aşırı utangaç olduğu için zeka ve yeteneğini ifade etmekte güçlük yaşayacaktır.

  • Aşırı utangaç çocuklar yeterince arkadaş edinemedikleri için daha yalnız kalırlar ve sosyal gelişmeleri an alt seviyede kalır.

  • Utangaç çocuklar, sosyal ortamlardan kaçındıkları için,  öğrenmeleri sınırlı kalır.

  • Toplumumuzda çekingen çocuklara sempatiyle bakılır. “Çok mahcup bir delikanlı” ya da “çok hanım bir kız” gibi ifadelerle, çoğu zaman takdir edilir. Her ne kadar yetişkinler, utangaçlığı olumlu bir duygu olarak görseler de, çekingen çocuklar bu durumdan hiç de memnun değildir. Araştırmalar, utangaç çocukların öz değerlerinin düşük olduğunu göstermiştir. Yani, utangaç çocuklar, kendilerini daha az sevmekte ve kendilerine daha az saygı duymaktadır.

  • Utangaç çocukların yaşıtlarınca dışlanması daha olasıdır. Çünkü, çocuğu sosyal beceri eksikliği, gruba karşı soğuk ve mesafeli durması, diğer çocukların onu, arkadaşlık edilmeyecek biri olarak algılamasına neden olabilmektedir.

  •  

Neden bazı çocuklar aşırı utangaçtır?

  • Utangaçlık, genetik olarak aktarılabilen bir özelliktir. Eğer ebeveynlerin biri utangaç ise, çocuğunda utangaç olma ihtimali vardır. Bazı çocuklar doğuştan, sosyal ortamlara ve değişikliklere karşı daha duyarlıdır. Mesela, uyurken aşırı irkilen, dış uyaranlara karşı hassas olan bebekler, ileriki yıllarda daha utangaç olabilmektedir. Yine de daha çekingen karakteri olan çocuklara sosyal beceriler kazandırılarak, bu problemi aşmak mümkündür.

  • Çocuklar anne-babalarını taklit ederek, çevrelerindeki dünyayı tanırlar. Eğer ebeveynden biri utangaçsa, çocuk ebeveyninden utangaç davranış kalıplarını öğrenebilir. Mesela;anne, hoşlanmadığı birini yolda gördüğü zaman, yolunu değiştiriyorsa, çocuk bundan “hoşlanmadığın durumlarda kaçmalısın” neticesine varabilir.

  • Oto kontrolü cezalandırılan ya da engellenen çocuklar daha utangaç olurlar. Sürekli kontrol altında tutulan, kendi başına karar vermesi engellenen ya da desteklenmeyen çocuklar daha utangaç olurlar.

  • Sürekli eleştirilen çocuklar, öz güvenlerini kaybettikleri için utangaç olurlar. Ayrıca sürekli eleştirilen bir çocuk, bir müddet sonra, her kesin onu eleştirdiği duygusuna kapılır. Hata yapma ve eleştiri alma korkusu çocuğu sosyal ortamlardan çeker.

  • Sosyal becerilerin öğretilmediği çocuklar, nasıl davranacaklarını bilmedikleri için çekingen olabilirler. Mesela, yeni bir insanla nasıl tanışılacağı ya da bir oyun grubuna nasıl katılabileceği öğretilmeyen bir çocuk, ortama adapte olmakta güçlük çekecektir.

Utangaç çocuğuma nasıl yardımcı olabilirim?

  1. Çocuğunuzu tanıyın ve kabul edin. Çocuğunuzun ilgi ve ihtiyaçlarına karşı duyarlı olun. Çocuğunuzun ona saygı duyduğunuzu bilmesi, kendisini daha güvende hissetmesini sağlayacaktır.

  2. Çocuğunuzun öz değerini besleyin. Kendisi hakkında olumlu duygular besleyen çocuklar, utangaç olmazlar. Çocuğunuzun kendisi hakkında olumlu hisler beslemesini sağlayın. Ebeveynler çocuklarının hatalarını sıklıkla eleştirdikleri halde, güzel davranışlarını övmekte aynı duyarlılığı göstermezler. Çocuğunuzun sizde olumlu hisler uyandırdığı zamanlarda bunu ona açık bir şekilde söylemekten kaçmayın “bana masayı kurarken yardım etmen çok hoşuma gidiyor” ya da “dolaptan bir şey almadan önce bana sorman, sana olan güvenimi artırıyor” gibi. Başarılarını ve güzel davranışlarını övmekten çekinmeyin.

  3. Çocuğunuzu suçlayıcı veya utandırıcı konuşmayın. Çocuğunuz hata yaptığı zaman tabi ki onu uyarmalı ve aynı zamanda doğru olan davranışı göstermelisiniz. Fakat bunu yaparken, çocuğu suçlayıcı ve utandırıcı konuşmamaya özen gösterin. Mesela, “ne kadar dağınık ve tembel bir çocuksun” yerine; “odanın daha derli toplu olmasını isterim, yerdeki eşyaları yerine yerleştire bilirsin öyle değil mi?” gibi.

  4. Özellikle ona sosyal ortamlarda iltifat edin. Sosyal becerilerini kullandıkça takdir edin. Mesela; Bir arkadaşına telefon açıp, ödevi hakkında soru sorduysa, ya da telefon açtığında arkadaşının annesine kendisini tanıttıysa “seninle gurur duyuyorum. Gerçekten telefonda insanın önce kendisini tanıtması çok güzel bir davranış ya da arkadaşını arayıp ödevini öğrenmem çok güzel” şeklinde geri bildirimde bulunun. Bu yaparken, iltifat ettiğiniz davranışın ne olduğunu açık bir şekilde dile getirin. Yani sadece, “arkadaşını araman iyi oldu” demek yeterince açık bir geri bildirim değildir.

  5. Çocuğunuza sosyal becerileri kazandırmaya çalışın. Bunu için çocuğunuza iyi bir örnek olun. Mesela; yolda bir arkadaşınızı gördüğünüzde ona ilk önce siz selam verin. İnsanlara cana yakın ve güler yüzlü davranmaya çalışın. Çocuğunuz da bu davranışları gördüğünüzde takdir edin. Görgü kurallarını ve nerde nasıl davranması gerektiğini ona anlatın ve gösterin.

  6. Çocuğunuzu yeni bir sosyal ortamın içine atarak ona, sosyal beceri kazandıramazsınız. Önce çocuğunuzun kendisini güvende hissetmesine yardımcı olun. İlgisini çekecek bir konu bularak, sosyal ilişkiye girmesini sağlayın. Örneğin; pek çok ebeveyn, çocuğa sosyal beceri kazandırma adına, eve gelen yabancıya hoş geldin demesi ya da elini öpmesi için zorlamaktadır. Çocuk bu yabancıyı tehdit olarak algılıyor olabilir. Bunu yerine önce yabancı hakkında bilgi verilmeli, “Ona hoş geldin demek ister misin?” gibi çocuk zorlanmadan, yumuşak bir şekilde teşvik edilmeli ya da “bak bu amca bir veteriner, ona kuşun hakkında bir şeyler sorabilirsin?” gibi ilgi yaratılmaya çalışılmalıdır.

  7. Çocuğunuzla sokakta yürürken ya da bir topluluk içindeyken başkalarının davranışlarını eleştirmeyin. Bu durum çocukta, başkaları da beni eleştirebilir korkusu yaratabilir.

  8. Çocuğunuza kendisine ve başkalarına karşı daha toleranslı olmayı öğretin. Utangaç çocuklar, hem kendilerini, hem de başkalarını katı bir şekilde eleştirirler. Ona hata yapmaktan korkmamayı öğretin. Başkalarının da hata yapabileceklerini fakat bunun onları kötü bir insan yapmadığını anlatın. Çocuğunuzu veya bir başkasını eleştireceğiniz zaman, kişiliğini değil davranışını eleştirin. Örneğin, kavga eden bir insan hakkında “ne kadar saldırgan ve geçimsiz biri” demek yerine “bu şekilde kavga etmesi hiç hoş değil” diyerek, sadece davranışını eleştirebilirsiniz.

  9. Utangaçlığın her zaman kötü bir şey olmadığını unutmayın. Bazı çocuklar dikkatleri üzerinde toplamaktan hoşlanmazlar. İffet ve tevazudan kaynaklanan utangaçlık istenilen ve olması gereken bir özelliktir.

Kategoriler
Yazılarım

Akran Baskısı Nedir?

Psikolog Çiğdem KARAKUŞ

Ebeveynleri, sık sık çocuklarının yanlış arkadaş seçimlerinden ya da arkadaşlarının teşviki ile yaptığı hatalı davranışlardan söz ederken duyarız. Peki çocuk ve gençler neden akranların etkisiyle hata yaparlar.

Akran baskısı kişinin, yaşıtları tarafından kendilerine benzer şekilde davranması için zorlanmasıdır. Akran baskısında kişi, davranış, değer ve inançlarını grubun normlarına uygun şekilde değiştirmesi için etkilenmeye çalışılır ya da buna zorlanır. Kişi, grup tarafından dışlanmamak, onay almak, gruba aidiyet hissetmek ya da alay edilmemek için akran baskısına boyun eğer.

Akran baskısı en çok ergenlikte görülür

Akran baskısı her yaşta, hatta yetişkinler arasında bile, görülür. Mesela, 6 yaşındaki çocuğunuz, arkadaşlarının “hadi zillere basıp kaçalım” teklifine, bunu yapmak istemediği halde boyun eğebilir Fakat ergenlik dönemi, gençlerin hayatında, arkadaşlık ilişkilerinin ön plana çıktığı, bir gruba dahil olmanın, akranları tarafından onay görmenin çok önem kazandığı bir dönemdir. Bu yüzden araştırmalar en çok ergenlerin akran baskısına maruz kaldığını göstermektedir.

Akran baskısı negatif ya da pozitif yönde olabilir

Yaygın inancın aksine akran baskısı her zaman için olumsuz bir durum değildir. Eğer gencin olumlu değerlere sahip bir akran grubu varsa, yapmak istemediği ama kendisine iyilik getirecek bir davranışı yapmaya zorlanabilir ya da kötü bir şey yapmasına engel olunur. Örneğin, gencin grup tarafından kendisine yararlı olacak spor faaliyetine ya da bir kursa katılmaya zorlanması gibi.

Akran baskısı negatif yönde olduğu zaman genç bu durumdan zarar görebilir ya da bir başkasına zarar verebilir. Sigara gibi madde alışkanlığı edinme, kişinin sağlığını ya da hayatını riske atacak davranışlar yapma, suç işleme, okul kurallarına uymama ,okuldan kaçma, aile ve toplumla sık sık başın derde girmesi gibi sonuçlar doğurabilir.

Ebeveynler çocuklarına nasıl yardımcı olabilir?
    • Kendine güvenen kişiler akran baskısına daha az boyun eğerler. Çocuğunuzun kendine güvenini geliştirmeye çalışın.

    • Çocuklarınıza düşüncelerinin, değer ve inançlarının arkasında nasıl duracaklarını öğretin. Bunu, onlara örnek olarak yapın.

    • “Hayır” deme becerisi kazanmasını sağlayın. Bu becerinin gelişmesi için örnek senaryolar bulup, uygun davranışlar üzerine konuşun hatta bunu canlandırın. Mesela, “Bir arkadaşın, yazılıda kopya çekmenizi teklif etti. Ne hissedersin? Kopya çekmek ne gibi sonuçlar doğurur? Onu uygun şekilde nasıl reddedersin? gibi.

    • Negatif akran baskısının ne olduğunu anlamasına yardım edin.

    • Düzenli aile faaliyetleriniz olsun; pikniğe gitmek, birlikte bir aktiviteye katılmak gibi. Bu çocuğunuzla daha fazla zaman geçirmenizi ve yakınlaşmanızı sağlayacaktır.

    • İyi arkadaşlar edinmesini teşvik edin. Çocuğunuz küçük ise, etrafındaki iyi çocukları evinize çağırın, onlarla arkadaşlık yapmasını sağlayın.

    • Arkadaşlarını ve ailelerini tanıyın. Onları evinize davet edin.

    • Çocuğunuzun nerede olduğunu ve ne yaptığını bilin.

    • Çocuğunuz olumsuz bir arkadaş edindiyse, o arkadaşını eleştirmek iyi bir fikir değildir. Bunun yerine olumsuz bulduğunuz davranışları tartışın. Mesela; bir çocuğun annesine yalan söylemesi doğru mu sence? gibi.

    • Kendine güvenli davranışlarını övün. Unutmayın ki, övülen bir davranışın tekrarlanma ihtimali çok yüksektir.

    • Çocuğunuzun kendine güven problemi olabilir. Grup tarafından dışlanmamak için, her şeye evet demek gerektiğine inanıyor olabilir. Onun, kendine güvenli davrandığında gruptan dışlanmayacağını bilakis, insanların ona daha çok saygı duyacağını örneklerle anlamasını sağlayın.

    • Çocuğunuz tüm çabalarınıza rağmen yanlış arkadaşlar edindiyse, şunları göz önünde tutun:

– İnsanlar arkadaşlarını rastgele seçmezler, kendilerine benzer kişilerle arkadaşlık etme eğilimindedirler. Çocuğunuza verdiğiniz değer ve inançları gözden geçirin.

– Çocuğunuz dikkat çekmek için yanlış arkadaşlar edinmiş olabilir. Bunun için onunla yakınlaşmaya çalışın.

Kategoriler
Yazılarım

12-13 Yaşlarında Kız Çocuğuna Sahip Ebeveynler Nelere Dikkat Etmeli?

12-13 Yaşlarında Kız Çocuğuna Sahip Ebeveynler Nelere Dikkat Etmeli?

Psikolog Çiğdem KARAKUŞ

12-13 yaşları, özellikle kız çocuğu sahibi ebeveynler ve kızları için ayrı bir önem taşır. Bu yaşlarda erkek çocuğu sahibi olan ebeveynler hala bir “çocuğa” sahip olmanın sükunetini yaşarken, kız evlat sahibi anne ve babalar ergenlik döneminin ilk zorlukları ile karşılaşmaya başlamıştır bile. Kızlar, erkek akranlarından çok daha önce ön ergenliğe adım atar ve gelişimlerini onlardan daha hızlı tamamlarlar. Kız çocukları 12-13 yaşlarına doğru çocukluktan uzaklaşarak ön ergenlik evresine girerler. Ön ergenlik evresi, çocukluktan ergenlik dönemine geçişte bir basamaktır. Bu evrede çocuk fiziksel olarak hızla büyür ve yavaş yavaş bir yetişkin görünümü almaya başlar. Ön ergenlik evresi kız çocuğunun ilk adet görmesi ile, yerini ergenlik dönemine bırakır.

Ön ergenlik döneminde kız çocuklarının yaşadığı en büyük problem bilgisizliktir Genç kızların pek çoğu ön ergenlik döneminde yaşadıkları fiziksel değişiklikler hakkında yeterince bilgi sahibi değiller. Anneler ise, bazen kendi bilgilerinin yoksunluğu nedeniyle bazen de kendi yaşantıları neticesinde edinmiş oldukları olumsuz tutumlar sebebiyle kızlarına yardımcı olmakta yetersiz kalıyorlar. Oysa ki bu evrenin sağlıklı atlatılması çocuğun duygusal, sosyal ve ahlaki gelişimi için hayati önem taşır. Ebeveynin yanlış tutumu veya bilgi eksikliği çocuğun ruh sağlığını bozabilmekte, kişilik bozukluklarına neden olabilmektedir. Ayrıca ön ergenlik dönemi ilköğretim 6.sınıfa rast gelmektedir. Bu dönemde çocuğa gereken desteğin verilmemesi okul başarısını da etkilemektedir.

Ön ergenlik döneminde görülen fizyolojik değişiklikler
  • Göğüsler büyür. Gövde irileşir ve hatlar yuvarlaklaşır.

  • Vücutta tüylenme başlar.

  • Hızlı kilo artışını genellikle regl izler. Kız çocuklarında aybaşı kanamasının gerçekleşebilmesi için vücutta belirli bir miktarda yağ depolanması gerekmektedir. Bu sebeple genç kızların bu dönemde kilo almaları normaldir.

  • Cilt yağlanır. Hormon seviyesindeki artıştan dolayı deri problemleri, sivilceler, görülebilir.

  • Ten parlaklaşır.

  • Yüzün şekli değişir.

  • Ergen hızlı büyümenin neticesinde özelikle kol ve bacaklarında ağrı hissedebilir.

Bilgisizlik, ilk adet görme sırasında genç kızın ruh sağlığını bozuyor

Pek çok genç kız regl dönemiyle ilgili hiçbir şey bilmedikleri için, ilk adet gördüklerinde büyük bir korkuya kapılmaktadır. Çevrelerinde açılacakları kimseyi bulamadıkları zaman, daha vahim durumlara düşebilmekteler. 19 yaşındaki M. ilk adet gördüğü zaman ölümcül bir hastalığa yakalandığını zannetmiş. M., ilk adet şokunu “ağlayarak annemin yanına koştum, neredeyse bayılmak üzereydim” diye anlatıyor.

Kız çocukları ilk cinsiyet bilgilerini genellikle akranlarından alırlar. Eğer ebeveyn çocuğu aydınlatmamışsa, çocuk yanlış bilgi edinebilir. Bu da onu çeşitli endişelere sevk eder. 13 yaşında ilk kez adet gören D.’nin söyledikleri yanlış ve eksik bilginin vehametini gözler önüne seriyor: ”Adet görmenin ne demek olduğunu biliyordum.Bir arkadaşım adet gördükten sonra çocuğum olabileceğini söylemişti. Ben de ilk adet gördüğümde,hemen bebek sahibi olacağımı zannettim.3-4 ay bu endişem devam etti.”

Ergenlikle ilgili bilgiler ne zaman ve nasıl verilmelidir?

Her bir kız çocuğu farklı zamanda ergenliğe girdiği için, cinsiyet eğitiminin zamanı kişiden kişiye değişmektedir. Mesela 14-15 yaşına geldiği halde fiziksel ve duygusal açıdan gelişmemiş bir çocuğa yaşına bakarak adet görme ile ilgili bilgilerin verilmesi yarardan çok zarar getirir.Çocuk duygusal olarak hazır olmadığı için iç dünyası sarsılabilir. Genç kızın cinsiyet eğitimi aşamalı olarak,acele etmeden verilmelidir. Birdenbire anlatılan bilgiler çocukta korku ve heyecan yaratabilir. Ön ergenlik döneminde, ergen cinsel konulara merak ve ilgi gösterir. Çocuğunuzda bu ilginin başladığını hisseder hissetmez, cinsiyet bilgilerini aşamalı olarak vermeye başlayın. Çocuğun bu ilgisi ayıplanmamalı yahut görmezden gelinmemelidir. Çocuk merak ettiği şeyleri sorması için teşvik edilmeli fakat cevap verirken yeni merakların uyandırılmamasına dikkat edilmelidir. Sorularına cevap verirken biyolojiden yararlanılabilir. Mesela, insanın üremesine geçmeden önce hayvanlardan örnekler verilebilir.

Anneler kızlarıyla konuşmaktan çekiniyorlar

Cinsiyet bilgilerinin anne tarafından verilmesi gerekir. Fakat ne yazık ki ülkemizde kadınların pek çoğu ergenlikle ilgili yeterince bilgi sahibi olmadığı için çocuğunu bilgilendirmede yetersiz kalmaktadır. Annenin çocukla konuşmadan önce konunun, fizyolojik boyutu hakkında bilgi edinmesi faydalı olacaktır. Özellikle yeterli öğrenime sahip kızlara, konu bilimsel bir şekilde aktarılmalı, sağlıkla ilgili sonuçlarına dikkat çekilmelidir. Kendi genç kızlık dönemlerinde yeterince bilgilendirilmemiş, cinselliği kötü, ayıp bir şey olarak gören anneler, kızlarıyla konuşmaktan çekinirler ya da utanırlar. Çocuk aydınlatılırken anne bu utancını, olumsuz duygularını kesinlikle çocuğa yansıtmamalıdır. Eğer bu konuda anne, kendisinden emin değilse, çocuğun sevdiği ve güvendiği bir yetişkin tarafından bilgilendirilmesi daha faydalı olur.

Kızıyla yakın ilişki kurabilen, onun güvenini kazanmış, korkularını, ilgilerini, ihtiyaçlarını tanıyan bir anne cinsiyet eğitimini verirken hiçbir zorluk yaşamayacaktır. Bir çok genç kız ilk adet gördüğü zaman annesinden tokat yediğini ve erken adet gördükleri için suçlandıklarını belirtmektedir. Bu tip davranışlar telafisi imkansız problemlere neden olur.

Çocuğunuzun büyüdüğünü kabul edin

Ergenliğin en önemli özelliklerinden biri, yetişkinliğe geçişte bir basamak olmasıdır. Genç kızlar bir yetişkin gibi davranarak, çocukluktan kurtulmaya, bağımsız olmaya çalışırlar. Bazen anne babalar çocuklarının büyüdüğünü kabul etmek de zorlanırlar. Bu dönem de genç kızlara çocuk muamelesi yapmak, onları kızdırır ve daha fazla asi olmalarına sebep olur. Özellikle annenin kızının üzerine fazla düşmesi, onun çocuksu davranışlarını besleyip, bağımsız hareketlerini aşırı sınırlaması genç kızın çocuksu bir kişilik geliştirmesine sebep olur.

Baskıyla yetişen kızların özgüvenleri zayıf oluyor

Kız çocuklarının en belirgin özellikleri; beğenilme ve dikkat çekme arzularıdır. Bu arzu onları süslenmeye, güzel giyinmeye, dikkati çekici davranışlar da bulunmaya; abartılı gülme, aşırı hareketlilik, ağlama gibi, iter. Çocuğun bu tür davranışlarını olağan görmeli, aksi yönde davranması için baskı yapmamalıdır. Toplumumuzda genç kızların, genç oğlanlara göre daha fazla baskıya uğradıkları bir gerçektir. Fakat baskıyla yetişmiş kızların özgüvenleri zayıf olur. Ailelerinde bulamadıkları ilgi ve hoşgörüyü dışarıda arama ihtiyacı duyarlar. Bu da onları yanlış yollara itebilir. Anneler kız çocuklarının ihtiyaçlarına duyarlı davranmalı, onların makul isteklerini yerine getirmekte tereddüt etmemelidir. Eğer çocuk sizin ona benimsetmek istediğiniz değerlere aykırı bir istekte bulunursa , konuşarak bu isteğini makul seviyeye çekmeye çalışın. Mesela, genç kız makyaj yapmak hususunda ısrar ediyorsa, ara sıra evin içinde ya da arkadaşları eve geldiğinde makyaj yapmasına izin verebilirsiniz.

Çocuğunuzun arkadaşlarını tanımaya çalışın

12-13 yaşlarındaki kız çocukları anne-babalarına karşı daha tenkitçi olmalarına rağmen, bir yetişkini, çoğunlukla bir öğretmenini, kendisine örnek alır. Arkadaşlık ilişkileri de zamanla önem kazanmaya başlar. Bu yaşlardaki kızlar genellikle kendilerini tamamlayıcı arkadaşlar edinirler. Örneğin iki arkadaştan biri baskın diğeri daha silik olur. Bu nokta da aile arkadaş seçiminde kızlarını iyi takip etmelidir. Erken olgunlaşan kız çocukları kendilerinden daha büyük yaştaki kızlarla arkadaşlık etme eğiliminde olurlar. Bu da genç kızın tehlikeli şeyleri tecrübe etmesine neden olabilir. Mesela, daha büyük yaştaki kızın erkek arkadaşı varsa, çocukta, bir erkek arkadaş edinmek isteyebilir. Çocuğun kendisi gibi erken olgunlaşmış bir yaşıtı ile arkadaşlık etmesine ortam hazırlayarak, bu problemi ortadan kaldırmanız mümkündür.

12-13 yaşlarındaki kız çocukları, kendi hemcinsleri ile vakit geçirmekten hoşlanırlar. Erkek arkadaşları ile bir arada olmaktan kaçınırlar. Orta okul öğrencilerinin genellikle karşı cinsten biriyle oturmak istememelerinin nedeni budur. Fakat ergenlikle birlikte bu durum tersine döner. Her ne kadar erkek arkadaşlarından uzak dursalar da, kız çocukları genellikle bu yaşlarda ilk kez aşık olurlar. Çocuğun aşkı cinsel bir mahiyet taşımaz. Bu yüzden anne-babaların endişelenmeleri yersizdir. Çocuk aynı hisleri bayan bir öğretmenine karşı da duyabilir. Yalnız çocuk kendisinden birkaç yaş büyük bir erkeğe ilgi duyuyorsa ve onunla görüşüyorsa, bu durumda çocuğun münasebetine müdahale etmek gerekir.

Kız çocuklarına sağlam bir ahlak anlayışı kazandırılmalıdır

Toplumumuz da genç kızların iffetini korumak için aileler baskı ve tehdit yoluna başvurmakta. Oysa düşen kızların çoğu baskıcı veya ilgisiz ailelerden çıkmaktadır. Bunun yerine, çocuğunuza ahlaki değerleri benimsetip, ona güvendiğinizi sık sık hissettirmelisiniz. Anne-babasının ona güvendiğini hissederek büyüyen bir genç, asla onları hayal kırıklığına uğratmayacaktır.

Kız çocuğunu korumanın en iyi yolu, ona sağlam bir ahlak anlayışının kazandırılması ve cinsel konularda yeterince aydınlatılmasıdır. Genç kıza, insanların ona nasıl art niyetle yaklaşabilecekleri, toplum kurallarına aykırı hareket ettiğinde karşılaşacağı güçlükleri, bir çok erkekle duygusal ilişki kuran kızların evliliklerinin sağlam olmayacağı, bir kadının duygularına hakim olduğu ölçüde değer kazandığı, evliliğin ne kadar önemli olduğu gibi, konular yeri geldiğince anlatılmalı ve genç kızda kendisini koruma bilinci oluşturulmalıdır.

Orta okul ve lisede kız çocukları erkek çocuklarından daha başarılı oluyorlar

Kız çocuklarının erkek çocuklarından daha erken ve daha hızlı gelişmesi, aynı sınıfta okuyan kızların erkek akranlarından daha başarılı olmasını sağlıyor. Ergenlikle birlikte zihni kapasitede artış olur. Mesele kız çocukları pek çok şeyi daha rahat hafızalarında tutar, dili daha iyi kullanır, okudukları konuları rahatça anlarlar. İlköğretim 6.sınıfa başlayan bir kız çocuğu yavaş yavaş meslek seçimi hususunda yönlendirilmeli, eğitim hayatıyla ilgili amaçlar saptanmaya başlanmalıdır. Çocuğa akademik bir hedef konulması, ilgisinin okul başarısı üzerinde tutulması ve bu yönde desteklenmesi faydalı olacaktır. Eğer çocuğun yetenekleri akademik yönde değilse, eğitimine el sanatları, çocuk bakımı, ev yönetimi, spor, sanat gibi alanlarda devam etmesine imkan sağlamalıdır.