Kategoriler
Yazılarım

KENDİNİ BİLMENİN BİLGİSİ

Psikolog Çiğdem Karakuş
“Kendini bil” kadim bir emir olarak zihinlerimizde yer etmiştir. Kendimizi, başkalarının bizi bildiğinden daha iyi bildiğimizi varsayarız. Neticede kendimiz hakkındaki bilgiyi, doğrudan erişim ile elde ederiz. Bununla birlikte, sizi tanımak isteyen biri, bir dizi özellik seçmenizi istediğinde, cimri misiniz, cömert mi? korkak mısınız, cesur mu? gb. olmak istediğiniz versiyonunuzu doğrulayacak şekilde cevap verme olasılığınız yüksek olacaktır; Cömert ve cesurum. Öte yandan yakınlarınız cimriliğinizden şikayetçi olabilir. İnsanlar genellikle başkaları hakkında, kendileri hakkında olduğundan daha isabetli tahminlerde bulunurlar. Yapılan bir araştırmada bir grup üniversite öğrencisinden, tezlerinin ne zaman biteceğini tahmin etmeleri istenir. Sonuç olarak, öğrencilerin tahminleri çok yanlış çıkar. Araştırmacılar, ek olarak her deneğin oda arkadaşından deneğin tezini ne zaman bitireceğini tahmin etmesini istediklerinde,  oda arkadaşları gayet isabetli tahminlerde bulunurlar. İç dünyama doğrudan erişimim var fakat dolaylı erişimi olan kişiler-genellikle sizin davranışlarınızı gözlemleyerek bunu yaparlar ve davranışlarınızdaki tutarlılık/tutarsızlık onların bir hayli dikkatini çeker- kadar kendim hakkında isabetli bilgiye sahip olamıyorum.
Kendim hakkında daha iyimserim diyebilirim belki de biraz kendimi yüceltiyorumdur. Sosyal kabul için gerekli olan özellikler söz konusu olduğunda kendimin daha iyi bir versiyonuma inanmam daha avantajlı gözüküyor diyebilirim. Netice de kendine inanmayan birine kim inanır ki! Kendimi kandırabiliyorsam, başkalarını hayli hayli kandırabilirim. Gerçekten cömert ve cesurum. Başkalarını tanımak ve tahmin etmekle, kendimizi tanımaktan daha çok ilgileniyor gözüküyoruz. Bununla ilgili evrimsel psikoloji şöyle bir yorum yapar: beraber avlandığın kişinin ne kadar cesur olduğunu tahmin etmen, kendi cesaretini tahmin etmenden daha hayatidir. Seni avın ortasında kızgın bir avla baş başa bırakıp kaçma ihtimalini bilsen iyi olur. Yeterince cesur mu? Yoksa sadece cesur olduğuna dair hikayeler anlatan biri mi? Böyle bir durumda kendini tahmin etmen öncelikli değildir. Ayrıca, her an karar verebiliyor olman tahmin etmeni de gereksiz kılar. İş yerinizdeki kişilere, iş performanslarını nasıl değerlendirdiklerini sorun. Büyük bir kısmı kendisi olduklarından çok daha iyi değerlendirecektir-kendiniz de dahil. Kendime, ilişkilerime dışarıdan bir gözle bakmak kendini bilme yönünde önemli bir adım olabilir.
Kendimi bilmek için kendimle ilgili hangi tür bilgiyle ilgilenmeliyim. Doğru bilgi mi? tutarlı bilgi mi? yoksa olumlu bilgi mi? İnsanlar otomatikman olumlu bilgi ile ilgileniyor gözükmektedir. Biraz pohpohlanmak herkesin hoşuna gider. Üstelik bu bilginin tutarsız olduğunu bilsek bile görmezden gelebiliriz. Evrimsel psikologlar, tutarlılık beklentisinin daha çok kültürel bir beklenti olduğunu, kişinin başkalarından tutarlılık beklerken, kendisi ile ilgili böyle bir beklentisinin çok da olmadığını idea ederler. Bu şöyle de ifade edilebilir; hiçbir ceylan, aslana, “geçen hafta önünden geçmiştim ve sen bana saldırmamıştın, tutarsız davranışın yüzünden şu an pençendeyim” diye hesap sormaz. Bu hesap sadece insanlar arasında sorulur. Başkalarına yönelik tutarlı davranma talebimiz belirsizliği ortadan kaldırsa da kendimize yönelik böylesi güçlü bir beklentimiz yoktur çünkü her ana karar verebiliyor olmamız, gelecekte ne yapacağımızı bilmemize gerek bırakmaz. Bununla ilgili gündelik hayatımızdan pek çok örnek bulabiliriz. Trafik de kural ihlali yapan kişilere kızarız fakat kendimiz aynı ihlali yaptığımızda –tutarlılık, kendimizi de ayıplamamızı gerektirir- bu çok önemsiz görünür. Neticede” kimse kurallara uymuyor” olur ama biz o “kimse”nin olduğu gruptan değilizdir. Kendimizle ilgili tutarsız bilgiyi görmezden gelme eğilimimiz, daha çok kendimizle ilgili inançlarımızı pekiştirecek, doğrulayacak bilgilerle ilgilenmemiz ile alakalıdır. Cesur ve cömert olduğuma eminim çünkü hayat hikayem de bu bilgiyi doğrulayacak pek çok veri var. Kendimi bilmek için demek ki biraz biyolojimi aşmalı, kültürel olan yönümü geliştirmeliyim. Biyolojim, tutarlı olmamı talep etmese de daha çok zihinsel, duygusal çaba harcayarak kültürel olana tutunmalı, kendimle de tutarlı olmak için mücadele etmeliyim. Kendi inançlarımı doğrulayacak bilgileri seçtiğim kadar, görmezden geldiğim bilgilere de dikkat kesilmeliyim. Biraz zahmetli.

Kendimiz hakkında, gerçekte olduğumuzdan daha olumlu bilgi ile ilgileniyor olmamız, yani kendimizi yüceltmemiz, “kendini bil” emrine en aykırı bilgi türü olabilir. Burada kişisel gelişimcilere bir selam çakmadan geçemeyeceğim. Hem kendini bil deyip, hem de çok değerlisin, özelsin demek biraz çelişkili olmuyor mu? Belki o kadar değerli değilimdir ve gayette sıradan olabilirim. Bu durumda kendimi bilmek, sıradan olduğunu bilmek anlamına gelir. Bu kişisel gelişimcilerin hoşuna gitmeyebilir. Öz saygımın düşük olduğuna karar vermeleri olası ve değerli ve özel olmak için ekstra çabalamam gerekiyor. Fakat araştırmacılar, özsaygıyı artırmak için verilen bu tür çabaların, insanları daha mutsuz ettiğini ve stres seviyelerini artırdığını gösteriyor. Aslında korkağım fakat kendimi cesur olarak biliyorum. Bu bilgimi her an doğrulamak için sonsuz bir çaba harcamam gerekiyor. Kortizon seviyem şimdiden coştu. Kendini yüceltmenin bir diğer riski, gerçeklikle aranızda oluşan boşluktur. Gerçek olmayan bir yüceltme, hatalarınızı görmenizi ve kendinizi geliştirmenizi engeller. Ayrıca çevrenizdeki insanlar, bir müddet sonra sizin aşırı şişkin benliğinizi incitmemek için rol yapmaktan sıkılabilirler. Patronlar, siyasetçiler mezara kendilerini tanımadan girme riski taşırlar.
Trump’a ahmağın teki olduğunu söyleyebilirsiniz fakat kendini bilmeyle çok ilgilendiğini sanmıyorum. Kendini bilmek insanı daha iyi biri yapar. Bu yüzden bütün dinler ve kadim öğretiler kendini bilmeyi emreder.
İnsan, kendini bilmek için üç bilgi türü ile ilgileniyor gözüküyor; kendini yüceltme, kendini doğrulama ve doğru bilgiyi arama. Kendini bilmede en isabetli bilgi türü doğru bilgiyi aramak gözükse de pratikte insanlar en az bununla ilgileniyor. Psikolog Sedikides, yaşamı yerli yerine oturtmada en etkili yöntemin ne olduğu sorusuna, bu bilgi edinme güdüleri dışında bir cevap veriyor. Sedikides’e göre, kendini yüceltme insanı iyi hissettirir ama gerçeği çarpıtabilir. Kendini doğrulama, bireyin zaten inandığı şeyleri pekiştirmesine yardımcı olur ancak gelişimini sınırlayabilir. Doğru bilgiyi aramak ise faydalı olsa da pratikte en son sıraya düşer. Bunların yerine, hayatını kendini geliştirmeye adayan bireyler uzun vadede daha iyi bir noktada olur.
Kendini geliştirme, insanın geçmişi değil geleceği merkeze almasını sağlar. Kusurları inkâr etmek yerine, onları kabul edip daha iyisi için çabalamayı gerektirir. Kendini yüceltme geçmiş başarılarla övünürken, kendini geliştirme eksikleri görüp aşmayı amaçlar. İşte bu yüzden, hatalarından ders çıkaran, eksiklerini kabul eden ve geleceğe dair bilinçli adımlar atan insanlar, hayatı daha iyi yönetir.
Kaynak: İnsan Nasıl Kendi Olur? Roy F.Baumeister

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

dini sohbet sohbet islami sohbet muzik indir